Aort kapağımız kalbin sol tarafında sol karıncık ile Aort damarımız arasındaki kan akışını düzenleyen kapaktır. Bu kapağımızda kireçlenmeye bağlı darlık oluşmuş ise hastalık Aort darlığı olarak adlandırılır. Aynı kapakta kireçlenme yok fakat kapak dokusu zayıflamış ve ise hastalık Aort yetmezliği olarak isimlendirilir.
Edinsel Aort darlığı, çocukluk çağında geçirilmiş olan “romatizmal ateş” neticesi 20-30 lu yaşlarda veya yaşlanmaya bağlı olarak ileri yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Hastalığın belirtileri nefes darlığı, göğüs ağrısı, baş dönmesi ve bayılmadır. Hastalığın tanısı “ekokardiyografi” adını verdiğimiz bir tetkikle konur. Kalp fonksiyonları, kasılma derecesi ve kalbin boyutları bu tetkik sonucu belirlenir. Hastaların şikayetleri ve ekokardiyografik inceleme sonuçlarına göre kapaklara müdahale edilip edilmemesine karar verilir. Kapak hastalıklarının tedavisinde en önemli kural kalp fonksiyonları bozulmadan cerrahi tedavinin yapılmasıdır. Tedavisi ise aort kapağının değiştirilmesi ( replasman – AVR )dir. Kapak değiştirilmesi durumunda elimizde iki türlü protez kapak bulunmaktadır. Bunlar mekanik kapaklar ve biyolojik kapaklardır. Mekanik kapaklar daha uzun ömürlü olmalarına karşılık bu kapakların hastaya takılması durumunda hasta ömür boyu “coumadin” adı verilen bir kan sulandırıcı ilacı kullanmak zorunluluğundadır. Buna karşılık biyolojik kapaklar da böyle bir zorunluluk yoktur fakat bu kapaklar, mekanik kapaklara göre çok daha kısa ömürlüdür. Hastanın yaşı ve patolojisi göz önünde bulundurularak en uygun kapak türüne karar verilir.
Aort kapak değiştirme ameliyatları kalp-akciğer makinesi kullanılarak vede kalp durdurularak yapılan ameliyatlardır. Hastalar genel durumlarına göre 1-2 gün süre ile yoğun bakımda kalırlar. Hastanede kalış süresi ise yaklaşık 5-7 gün arasında değişmektedir. Hastaların günlük hayatlarına dönmeleri yaklaşık bir ayı bulan bir süreçtir.
Aort Kapak Ameliyatlarında son yıllarda gündeme gelen yenilikler
TAVİ ( Transkateter Aort Kapak İmplantasyonu ):
Aort kapağının “kalp akciğer makinesi” kullanılmadan ve kalp durdurulmadan bir kateter ucuna yerleştirilen kapakla değiştirilmesi yöntemidir. Son 10 yıl içerisinde gelişen ve özellikle yaşlı hastalarda kullanılan bir tekniktir. Kateter çoğunlukla kasık bölgesinden, daha az oranında ise göğüsten aort damarının içinden kalbe doğru ilerletilir ve eski kapak çıkarılmadan içine yeni kapak yerleştirilir.
Dikişsiz Aort Kapağı:
Klasik yöntemle ama daha kısa sürede yerleştirilebilen biyolojik kapaklardır. Ameliyat süresini kısaltması açısından avantajı vardır. Ayrıca ufak kesiden yapılan ameliyatlarda kolayca yerleştirilebildiği için avantaj sağlamaktadır.
Mini Aort Kapak Replasmanı ( Mini AVR ) :
Klasik cerrahi teknikte göğüs kemiği tümüyle kesilerek aort kapağı değiştirilir. Mini AVR de ise göğüs kemiği üstten 5-6 cm lik ufak bir kesi ile açılır ve ameliyat bu ufak insizyondan gerçekleştirilir. Bu teknik hastaların daha kısa sürede normal hayata dönmelerini sağlar.
Mini Baypas ile AVR:
Kalp ameliyatlarının yapılabilmesi için “Kalp Akciğer Makinesi” adı verilen bir cihaza hastanın ameliyat süresince bağlanması gerekmektedir. Ameliyat süresince vücut kanımız bu makineden geçerek tekrar vücuda geri dönmektedir. Kanın yabancı bir yüzey ile temas etmesi sonrasında kanımızda bir takım değişiklikler oluşmakta ve bu değişiklikler kalp ameliyatları sonrası kanama, akciğer sorunu, böbrek yetmezliği, enfeksiyon gibi rahatsızlıklara yol açmaktadır. Mini Baypas olarak tanımlayabileceğimiz teknikte ise kanın yabancı yüzey ile olan teması asgariye indirilmekte ve dolayısıyla kan üzerindeki travma azaltılmaktadır. Bu şekilde ameliyat sonrası komplikasyonlar da azalma sağlanmaktadır.